Pozitif Eğitmen Lara Kavuş’la Pozitif Sohbet

Pozitif Eğitmen Lara Kavuş’la Pozitif Sohbethttp://sevgilikopegim.com/2015/05/28/pozitif-egitmen-lara-kavusla-pozitif-sohbet/

Kendini eğitmen olarak tanıtan ve hayvanları zor kullanarak itaate zorlayan kabadayılara karşı, pozitif duygular ve tekniklerle eğitim veren, Türkiye’nin geleceği parlak genç eğitmenlerinden biri olan Lara Kavuş`u sizlere tanıtmak istedim.

Lara Kavuş`la röportaja geçmeden önce, kediler eğitilemez diyenlere Cosmo’nun cevabı niteliğindeki videoyu paylaşmadan edemeyeceğim 🙂

Merhaba Lara, okuyucularımız için kendini tanıtabilir misin ?

1988 Ankara doğumluyum. Doğa ve hayvan aşığı bir çocuk olarak 14 yaşımda ilk köpeğimin insanı olma şansına sahip oldum. Gazi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü okurken, aynı zamanda StarDogs Eğitimciler Akademisi’nde Pozitif Köpek Eğitmenliği konusunda eğitim aldım. Üniversitede Young Guru Academy adlı dernekte görme engelli bireylerle birlikte sosyal sorumluluk projelerinde çalıştım. Bu iki bilgi birikimi arasında bir bağ kurarak hayalim olan Asistan Köpekler ve Terapi Köpekleri Komisyonu’nda Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu’nca yapılan çalışmalara dahil oldum.

Pozitif Eğitim ve clicker kullanımını yalnızca köpeklerle değil, aynı zamanda kediler ve atlar üzerinde de tecrübe etme fırsatını yakaladım.

Şu an için iki köpek ile bir kedinin insanıyım ve köpekli ailelere danışmanlık, evlerinde eğitim ve kendi evimde pansiyon hizmeti veriyorum. Ayrıca Cat&Dog adlı aylık bir dergide ve blogumda yazılarımı paylaşmaktayım.

Mesleğim olan köpek eğitmenliğini asla süreli ve mekanik bir süreç değil; daima insanların köpekleri ile olan birlikteliklerine ömürlük bir dokunuş olarak algılıyor ve her bir ailenin benim hayatıma kattıkları ile mesleğimi daha da anlamlı buluyorum.

Eğitmen olmaya nasıl karar verdin ?

Pozitif Eğitmen Lara Kavuş’la Pozitif Sohbethttp://sevgilikopegim.com/2015/05/28/pozitif-egitmen-lara-kavusla-pozitif-sohbet/
Pozitif Eğitmen Lara Kavuş
Fotoğraf : www.pozitifpati.com

2002 senesinde ailemize kabul edilen köpeğimiz Onyx’in günlük ihtiyaçlarını karşılamak ve eğitimi ile ilgilenmek benim sorumluluğumdaydı. Bu amaçla edindiğim kitaplarla ve yaptığım araştırmalar sayesinde her zorluğun üstesinden gelebileceğime inanıyordum. Ne yazık ki öyle olmadı. Onyx’e tuvalet eğitimi, ev içi uyum, temel itaat eğitimlerini verebilmiş hatta pek çok sevimli numara öğretebilmiştim. Fakat tüm bunların yanında Onyx’in dışarı çıkma, yürüyüş ve seslere karşı ciddi bir korkusu vardı. Altı sene boyunca çeşitli eğitmen ve veteriner hekimlere danışmış olsak da bunun üstesinden gelemedik. Strese dayalı bir sağlık krizi atlattık, bir defa da kazayla kaçıp kaybolma felaketi yaşadık. Eminim ki tüm bunların bizde yarattığı hasar Onyx’in içinde olup bitenlerin yanında bir hiçti..

Onyx ile olan tecrübem ve köpekle çalışmanın verdiği haz birleşince köpek eğitmenliği ile ilgili araştırmalarım iyice netleşti ve sonunda ülke dışına çıkmadan da bu eğitimi alabileceğim bir kurum olan StarDogs’la yollarımız kesişti. Eğitimlere başlar başlamaz Onyx’deki sorunun kendi ellerimle yarattığım bir ses travması olduğunu fark ettim. Asla fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamadığımı düşündüğüm köpeğime kitapta yazılan ufak bir öneriyi ve sonrasında da bilinçsiz pek çok köpek sahibi ve eğitmenin tavsiyelerini uygulayarak çok büyük hatalar yapmıştım. Hemen Onyx’in rehabilitasyon çalışmalarına başladım. Şanslıydık ki altı ay gibi bir sürede altı senelik bir travmanın üstesinden gelebilmiştik.

Ve nihayetinde, ailemin “üniversite diplomanı almak şartıyla” dediği bu eğitmenlik yoluna iki eğitimimi de tamamladıktan sonra adımımı attım.

Pozitif yaklaşımı seçmene neden faktörler nelerdi?

Onyx gibi son derece duygusal/hassas bir köpeğe sahip olmasaydım dolayısıyla köpeğim tarafından hatalarım, bu kadar ne bir şekilde yüzüme vurulmasaydı, muhtemelen daha en başlangıcında pozitif eğitim konusunda bu bilince sahip olamazdım. Her şeyi kitabına göre, doğru yaptığımı düşünürken, bana ters giden bir şeylerin olduğunu beden diliyle bağıra bağıra anlatmaya çalışan bir köpeğim vardı ve ben bunu ancak seneler sonra gerçekten anlayabildim.

Geleneksel eğitim diye adlandırdığımız yöntemlerin bir kaçını, profesyonel dediğimiz insanların tavsiyesi üzerine köpeğimize yaşatılmasına ailecek göz yumduk. Çaresizlik bizlere “böyle olması gerekiyor çünkü o bir köpek” mantığı altında senelerce yaşatıldı.

Onları tüm benliğimizle, delicesine seviyor olmak ne yazık ki yeterli değil. Hak ettikleri şey yalnızca sevgimiz değil; onlar bilgili, donanımlı, kendilerini bilimsel gerçeklere dayalı bir şekilde yorumlayan insanlara layık eşsiz canlılar. Yalnızca köpekler değil, tüm dünyada pozitif yaklaşımla eğitilen onlarca çeşit hayvan mevcut. İnsan yeterli donanıma sahip olduktan sonra gergedan ya da bir tavuk hiç fark etmiyor, pek çok hayvan pozitif eğitim ile eğitilebiliyor.

Kısacası tüm bunları tecrübe ederek öğrenmek benim vakti geldiğinde bir seçim yapmamdan öte, pozitif yaklaşımı kendiliğinden bir hayat felsefesi olarak benimsemiş olmama sebep oldu.

Türkiye’de kadın hayvan eğitmenlerinin/ köpek eğitmenlerinin sayısında ciddi bir artış var. Bu artışın sebebi nedir ?

Kadınlar her sektörde olduğu gibi elbette bu sektörü de keşfettikten sonra zamanla, istatistiksel olarak da kendilerini göstermeye başladılar. Ülkemizde eskiden köpek eğitimi denince aklımızda canlanan, köpeklerle ciddi ve sessiz bir iletişim kurabilen, içine kapanık sert adam/sert eğitici tiplemelerinin yanında artık köpeğin insanı ile daha çok iletişim kurması gerektiğini bilen, kol kasına sahip olması gerekmeyen, cıvıl cıvıl bir iletişim ve enerji sahibi olan kadın eğitmenler de yer almaya başladı.

Sanırım artık pozitif eğitimin bir gereği olan “evde köpek eğitimi” seçeneği ile insanlar kadın eğitmenleri evlerine almak konusunda daha az tereddüt ediyorlar. Emekli köpek sahibi kadınlar, genç kadın öğrenciler, ev hanımları vb. hem eğitim süreci içinde köpeğinden ayrılmak istemiyor hem de evinde güvenebileceği bir eğitmeni misafir etmek isteyebiliyor.

Ben, alacağınız eğitim ve danışmanlık hizmeti kalitesinin eğitmenin sırf kadın ya da erkek olmasından kaynaklı olarak fark edeceğini düşünmüyorum fakat ülke şartları içerisinde alınmak istenen önlemleri bir kadın eğitmen olarak oldukça iyi anlıyorum.

Diğer yandan kadın eğitmen artışının da bir sebebi olarak, Türkiye’de köpek eğitimi ile ilgili bir sıçrama yaşanmakta. Ülkemize giren köpek eğitimi ile ilgili yayımların/programların, bizlere dünya genelini bu konuda entellektüel anlamda yakalama fırsatını verecek içeriğe sahip olmasından ziyade, daha çok popüler kültürden kaynaklı, beraberinde oldukça fazla bilgi kirliliği de getiren ve muhtemelen gerçekten ilgili bir kaç kişinin hayatını değiştirmekten öteye gidemeden sönüverecek bir heves olmasından endişe duyuyorum.

Tüm bu olan biten arasında güzel şeyler de olmuyor değil tabi. Köpek eğitmenliği, köpek bakıcılığı olarak algılanmaktan çıkıyor ve eğitmenlerin farklı tecrübeleri/farklı yaklaşımları insanların kafalarını karıştırmaya başlıyor. Kafa karışıklığı bazen güzeldir çünkü insanlar soru sormaya başladığında, karşılaştırmalar yapabilecek kadar çeşitliliğe sahip olduklarında bir şeyler değişmeye başlıyor demektir. Bundan sonraki talepler ise kaçınılmaz olarak popülasyonun eğitim seviyesine bağlı olarak şekillenecektir. Kadın meslektaşlarımla birlikte hep beraber bu değişimin olumlu bir parçası olmayı umuyorum.

Türkiye’de köpek eğitmenliğinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsun ?

Türkiye’de köpek eğitmeni olmak konusunda yasal bir düzenleme henüz bulunmamakta. Dolayısıyla standartları belirlenmemiş, kuralları koyulmamış, yeterliliklerin belgelenemediği pek çok diğer alan gibi köpek eğitmenliği de suistimale açık bir meslek. Herkese göre eğitmen olduğunun kanıtı farklı bir şekilde ortaya konabilir.

Hayvan davranışları bilimi, hayvan hakları ve refahı konuları oldukça geri planda kalmakta. Bu konularda kendinizi geliştirebilmeniz için yabancı dilinizin ve çeşitli imkanlarınızın olması çok kıymetli. Oysa ülkemizde çeşitli kurumlar aracılığı ile halk bilinçlendirilse, üniversitelerde bölümler açılsa, dünya standartlarına ve neden öyle olmaları gerektiğine dair eğitimler verilse, makaleler paylaşılsa, bir müddet çağdaş köpek eğitimi kültürünü yakalamak ve sonrasında belki de ona katkıda bulunmak, yeni makaleler üretmek bizim ülkemizdeki eğitmenler için de mümkün olur.

Eğitimcinin eğitimli olması konusundaki talep aslında biraz da bilinçlenen köpek sahipleri tarafından kendiliğinden oluşmalı. Çünkü ülkemizdeki köpek eğitimi konusunda otorite sahibi olan kişilerin doğru kabul ettiği/edeceği kurallar ile değil; uluslararası saygı değer bazı kuruluşların standartları ile yol alınması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için toplumda çıkarsız ve bağımsız bir düşünce yapısı, yalnızca bilimsel olanı ciddiye alma kültürü ve şüphesiz ki iyi niyet gerekli.

Neyse ki pozitif yaklaşımın ülke sınırlarımız içerisine girdiğini ve pek çok eğitmen arkadaşımın yüksek bir motivasyonla pozitif eğitimi tanıtmak, yaygınlaştırmak, olmazsa olmaz olduğunu anlatmak amacıyla emek verdiğini biliyorum. Bu anlamda ülkemizde gerçekten araştıran/sorgulayan bir kişi için kaynaklar sağlamaya, yol göstermeye, bilgi paylaşımı yapmaya açık eğitmenler de olduğunu söyleyebilmek umut veriyor.

Bir eğitmen olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar, bu alanda eksiklikler, yapılması gerekenler neler ?

Sanırım en çok duygusal ve haksızlığa gelemeyen yapıda bir insan olmamdan kaynaklı olarak ülkemizde hayvan suistimalinin ne anlama geldiği, sınırlarının neler olduğu vb. hayvan hakları, hayvan refahı konularında pek fazla düşünmemeyi seçen meslektaşlarım ve hayvan sahipleri nedeniyle zorluklar yaşıyorum. Öncelikle bu konuda herkes aynı kültüre, aynı bilince sahip olacak ki ondan sonra hayvanlar için eğitim, sağlık, hukuk vb. konularda doğru bir şekilde ilerlenebilecek.

Kısacası bir köpek eğitmeni olarak en çok insanların eğitimsizliği beni üzüyor ve yoruyor çünkü bir insanın pozitif eğitim arayışı içine girebilmesi için en başta kendi önceliklerinin bazı temellere oturuyor olması gerekiyor. Bunun çözümü de aslında her şeyde olduğu gibi bir çocuğun eğitimi ile başlıyor..

Sana göre insanlar köpeklerini eğitirken, eğitimci seçerken en çok nelere dikkat etmeliler?

  • Köpek eğitimi bir lüks değildir. Köpek eğitimi otur-yat-kalk’tan ibaret hiç değildir. Tıpkı çocuk eğitiminde olduğu gibi davranış bilimi, psikolojisi, öğrenme/ilişkilendirme şekilleri, psikolojik evreleri, davranışsal ve karakteristik problemleri olan bir canlıyı hayatınıza kattığınızı unutmayın. Bu nedenle köpeğinizin hayatında daima siz, veteriner hekiminiz ve eğitmeniniz bir ömür boyu iletişim halinde olmalısınız.
  • Eğitim ömür boyu sürer ve garantisi sizsiniz. Onlar programlanabilen robotlar değiller, birebir çevrelerinde olan biten her şeyden ve en önemlisi de sizin davranışlarınızdan etkilenirler. Size süre limiti ve garanti veren eğitmenlere şüphe ile bakın. Köpeğinizi gözünüzün önünden ayırmadan, eğitim süreci boyunca daima beraber öğrenin. Unutmayın başarı için köpeğiniz kadar sizin de bu derslere ihtiyacınız var.
  • Köpeğinizin eğitimine bizzat kendiniz emek veremeyecek, vakit ayıramayacaksanız lütfen köpek sahibi olmayı erteleyin. Seçilen eğitmenden ziyade, bir köpeğin insanı olmayı seçen kişinin eğitime bakış açısı daha önemlidir. Uyumlu bir köpek-insan ikilisine sahip olmak en başta bir ekip işidir.
  • Günümüzde artık “pozitif eğitim” yaygınlaşmaya başladığı için pek çok eğitimci dilerseniz pozitif eğitim de verebileceğini söyleyecektir. Pozitif eğitimin, diğer ülkelerdeki gibi bizim ülkemizde de isteğe bağlı değil; zaten tek seçenek, olması gereken insani bir metot olarak kavranacağı zamana kadar bu tip eğitmenlerin samimiyetini ve donanımını kendi akıl ve vicdan süzgecinden geçirmek her köpek sahibinin ayrıca kendi sorumluluğudur.
Pozitif Eğitmen Lara Kavuş’la Pozitif Sohbethttp://sevgilikopegim.com/2015/05/28/pozitif-egitmen-lara-kavusla-pozitif-sohbet/
Pozitif Eğitmen Lara Kavuş
Fotoğraf : www.pozitifpati.com

Bir köpek sahibi hangi durumlarda mutlaka bir eğitimciden destek almalıdır?

Doğru kaynaklara ulaşabilen ve yeterli zamanı ayırabilen her köpek sahibi kendi köpeğini kendisi eğitebilir. Fakat özellikle çalışan insanlar için yavru bir köpeğin ihtiyaçlarını karşılamak oldukça zordur. Genelde ilk köpek tıpkı ilk çocuk misali üzerinde pek çok hatanın yapıldığı deneme tahtasına dönüp karakterinin ve davranışlarının hızla şekillendiği ve belki de hayatı boyunca bu dönemde öğrendiklerinin etkili kalacağı bir evreyi gittikçe büyüyen ve anlam verilemeyen sorunlar eşliğinde geçirir. Ne zaman ki bu süreç içinden çıkılması zor bir duruma döner, o zaman eğitmen/yardım arayışları başlar.

Olması gereken ise, tıpkı koruyucu hekimlikteki gibi henüz hastalıklar oluşmadan aşılamaların yapılmasıdır. Bizim aşılamalarımız bilgi dozlarından oluşur. Bu bilgi aşılamalarını köpek sahibine yaparak köpeğinde problem oluşturmayacak davranışları önce sahibe kazandırır böylece insanın zaten kendi yansıması olan sorunsuz bir köpeği yetiştirmesini sağlarız. Bu nedenle aslında biz eğitmenlerin görevi, henüz eve köpek gelmeden önce danışmanlık hizmeti ile başlar. Köpek iki aylık olduğunda, anne ve kardeşlerden ayrılıp evine geldiğinden itibaren ise kritik bir öneme sahiptir.

Tüm bu süreçte gereken bilgileri bir köpeği hayatına sokmadan önce bol bol vakit varken doğru kaynaklardan edinmiş/araştırmış kişiler,her şey yolunda giderse hiç bir profesyonel desteğe ihtiyaç duymayabilirler.

Fakat köpeklerinde ciddi bir davranış bozukluğu fark eden her köpek sahibi, bu davranışa yönelik kararlar almadan önce, vakit kaybetmeden bir profesyonele danışırsa çok isabetli ve bilinçli bir seçim yapmış olur. Çünkü çeşitli korku ve agresyonlar da dahil olmak üzere pek çok davranış probleminin olabildiğince erken teşhis edilip sorunun üstünü kapamaya değil; gerçek sorunu bulup onu çözmeye yönelik çalışmaların yapılması başta köpeğin hayatı olmak üzere pek çok insan hayatını dahi kurtarabilir.

Kedilerin eğitimi hep ikinci planda kalıyor. Kedilerin eğitilmesi gerekli mi ? Gerekliyse hangi konularda eğitilmeli ya da davranış uzmanlarından destek alınmalı?

Pozitif eğitimle öğrenme, genelde eğitimin algılanıldığının aksine hayvan için sıkıcı değil eğlenceli, üstelik düşünme kabiliyetini artıran dolayısıyla oyalayıcı, en önemlisi de çevresine,kendine ve diğer insanlara olan güveni artırıcı bir etkiye sahip, insan-pet iletişimini oldukça keyifli ve sağlam temellere oturtan bir süreçtir. Dolayısıyla bu bir kedi de olsa petleri ile kaliteli vakit geçirmek isteyen herkese pozitif eğitimin bir ucundan tutmasını kesinlikle tavsiye ediyorum.

Ben kedi eğitimi ve psikolojisi üzerine bir eğitim almadım fakat okuduklarım ve tecrübe ettiklerime dayanarak söyleyebilirim ki, evet onların da davranış modifikasyonuna ihtiyaçları oluyor. Sabah çok erken saatlerde sahiplerini uyandıran kediler, her yeri tırmalama tahtası olarak kullanan, tuvaletlerini ortalık yere yaparak dertlerini anlatmaya çalışan, kendini taratmayı sevmeyen, taşıma kabına girmeyen, çeşitli durumlarda agresyon gösteren kediler duyuyoruz. İki tarafında hayatını zorlaştıran bu tip sorunlar için uzmanlara danışmak en doğrusu. Pek çoğunu eğitimle ve doğru yaklaşımla çözebiliyoruz.

Eğitim bence petlerimize onlardan ne yapmalarını istediğimizi anlatma yolunu bizlerin öğrenmesinden geçiyor. Bilim henüz yapmalarını istediğimiz şeylerin nedenlerini onlara anlatabilecek fırsatı bize tanıyamıyor fakat en azından ne istediğimizi anlatabiliyor olmak çok değerli. Kedileri de bu anlamda doğru anlamlandırmak ve onlardan ne istediğimizi onlara doğru anlatabilmek önemli. Pek çok davranış problemini çözmek için ya da yalnızca, sıkılıp kontrolsüzce oradan oraya koşarak bağıran kedinizi verimli bir şekilde oyalamak/yormak için çeşitli komutlar öğretebileceğiniz bir araç pozitif eğitim.

Pozitif eğitim alanında kariyer yapmak isteyen kişilere neler önerirsin?

Eğitmen olarak hayal ettikleri durumun gerçekten kendi kişilik ve hayatları için uygun olup olmadığını öğrenmek adına birden fazla eğitmenle konuşup sonra kendilerine bol bol soracak yeni sorular edinebilirler.
Kendini doğru tanıma süreci, köpek eğitmenliği yolculuğuna bir mani oluşturmadıysa mutlaka güvenilir bir kaynaktan iyi bir eğitim almalarını tavsiye ederim. Köpek eğitiminin bir canlının kendine özel tarihi, psikolojisi, iç güdüleri, öğrenme şekilleri, tercihleri hatta bazen anatomisini de kapsayan bir alan olduğunu bilmeliler. Üstelik tüm bunlara köpeğin yaşadığı ortam, sahip olduğu kaynaklar ve insanının da özellikleri ekleniyor. Bu nedenle her bir eğitim kendine has, eşsiz bir emek. Bir sürü minik detay, olabildiğince çeşitli tecrübe, bol sabır, bilgiyi birden fazla yolla aktarabilme ve olmazsa olmaz yaratıcı düşünme gündelik hayatın bir parçası haline geliyor. Asla düzenli bir meslek yaşamları olamayacaklarını da kabul etmeliler.
Tıpkı köpeklerin eğitiminde de olduğu gibi bir eğitmenin de eğitimi ömür boyu sürmelidir. Bu nedenle daima çeşitli kaynakları takip etmeli, bol bol okumalı, araştırmalı ve zaman zaman saygı duyduğu meslektaşlarına danışmaktan çekinmemeliler.
Bir köpeğin ömrü boyunca ailesi ile birlikte sorunsuzca büyüyüp, keyifle yaşlanıp, hayata onların yanında veda edebilmesi çoğu zaman eğitimle yakından ilişkilidir. Bu nedenle Türkiye’de bir pozitif eğitmen olmak her ne kadar çok zor olsa da, pek çok ailenin hayatına dokunmak ve mutlu tablolar çizebilmek, verdiğin emeğin karşılığını görebilmek bu mesleğin bir insana en önemli katkısıdır.

Lara Kavuş’un pozitif eğitim konusundaki yazılarını ve videolarını pozitif pati sayfasından takip edebilirsiniz.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.